ثُمَّ بَعَثْنَاهُمْ لِنَعْلَمَ اَيُّ الْحِزْبَيْنِ اَحْصٰى لِمَا لَبِثُٓوا اَمَداً۟
Hasaye إحْصَاء : حصي sayarak bir sonuç ortaya çıkarmaktır. İf'al formundaki أحْصا fiili saymak manasında kullanılır. Bu kelimenin temel anlamı ufak taşların/çakıl taşlarının adı olan حَصًى dan gelir. Bunun nedeni ise bizim saymak için parmaklarımızı kullanığımız gibi Arapların da taşları kullanmasıdır. (Müfredat)
Bu maddedeki asli anlam, ilmen zabıt altına alıp kavramaktır. Bu kelimenin söylendiği muhtelif kullanım yerlerinin hepsi de içinde bu manayı taşır. الحَصاة kelimesi; bir mahalde yığılıp zabtedilen şeyler için; miskteki sert bir parça için; yine zeka ve akıl için kullanılır. Kelimede hayırlı ve doğru şeyleri muhafaza altına alıp zaptetme itibarıyla olması kastedilir. İlim ve sayma’nın zaptetme ile olan münasebetine gelince; sayma, zapdetmenin mukaddimesi (başlangıcı), ilim ise zabıttaki neticeleri kavrayıp kuşatmaktır. Sözcüğün yasaklama (منع ) ve hakkını verme anlamları da vardır ve bunlar da zabtın levazımındandır. Nitekim zabtedilenin gayrısını men etmek gerekir. (Tahqiq)
Kuran’ı Kerim’de türevleriyle birlikte 11 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan bir türevi bulunmamakla birlikte Kuran-ı Kerim'de 10'dan fazla geçmesi sebebiyle kitabın Arapça kelimeler sözlüğü bölümüne alınmıştır.(Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
ثُمَّ بَعَثْنَاهُمْ لِنَعْلَمَ اَيُّ الْحِزْبَيْنِ اَحْصٰى لِمَا لَبِثُٓوا اَمَداً۟
Fiil cümlesidir. ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
بَعَثْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur.vMuttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
لِ harfi, نَعْلَمَ fiilini gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harf-i ceriyle birlikte بَعَثْنَاهُمْ fiiline müteallıktır.
نَعْلَمَ mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن ’dur.
اَنْ harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan حَتّٰٓى ’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ )’den sonra, 5) Vav-ı maiyye ( وَ )’den sonra, 6) Sebep fe ( فَ )’sinden sonra. Burada lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ )’den sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَيُّ الْحِزْبَيْنِ اَحْصٰى cümlesi نَعْلَمَ fiilinin iki mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اَيُّ istifham ismi mübteda olarak lafzen merfûdur. الْحِزْبَيْنِ muzâfun ileyh olup müsenna olduğu için ي ile mecrurdur.
اَحْصٰى fiili, mübtedanın haberi olup elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
مَٓا ve masdar-ı müevvel, لِ harf-i ceriyle birlikte اَمَداً ’in mahzuf haline müteallıktır.
لَبِثُٓوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
اَمَداً kelimesi اَحْصٰى fiilinin mef’ûlun bihi olarak lafzen mansubdur.ثُمَّ بَعَثْنَاهُمْ لِنَعْلَمَ اَيُّ الْحِزْبَيْنِ اَحْصٰى لِمَا لَبِثُٓوا اَمَداً۟
Mütekellim Allah Teâlâ, muhatab Resulullah (sav)’dir.
Cümle ثُمَّ ile önceki ayetteki …فَضَرَبْنَا عَلٰٓى اٰذَانِهِمْ فِي الْكَهْفِ cümlesine atfedilmiştir.
Müspet mazi fiil cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Sebep bildiren masdar ve cer harfi لِ ’nin gizli أنْ ’le masdar yaptığı لِنَعْلَمَ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar-ı müevvel, mecrur mahalde بَعَثْنَاهُمْ fiiline müteallıktır.
Mütekellimin Allah Teâlâ olduğu ayette fiilin azamet zamirine isnadı tazim ifade eder.
بَعَثْنَا fiilindeki نَا zamiri, Allah’a ait azamet zamiridir.
Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)
اَيُّ الْحِزْبَيْنِ اَحْصٰى cümlesi نَعْلَمَ fiilinin iki mef’ûlu konumdadır. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. İstifham ismi, اَيُّ الْحِزْبَيْنِ mübtedadır.
Burada bilmek, uyandırmaya gaye ve amaç kılınmıştır. Ancak bunun izahı, bilmeyi mecazi olarak izhar (ortaya çıkarmak) ve temyiz anlamına hamletmek, yahut buradaki bilmeyi, uyandırmaya gaye olabilen ve hadis olan, cezanın taalluk ettiği hali (o hale mahsus) bilgiye hamletmek şeklinde değildir. (Ebüssuûd)
Müsned olan اَحْصٰى , mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. (Hâlidî, Vakafât, s. 107)
Mecrur mahaldeki masdar harfi مَا ve sılası olan لَبِثُٓوا اَمَداً۟ cümlesi, masdar tevilindedir. Sılası müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. Masdar-ı müevvel, harf-i cerle birlikte اَمَداً ’in mahzuf haline müteallıktır.
اَحْصٰى - اَمَداً۟ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
11. ayetteki فَضَرَبْنَا عَلٰٓى اٰذَانِهِمْ (Kulaklarına perde koyduk) ile ثُمَّ بَعَثْنَاهُمْ (Sonra onları dirilttik) arasında manevi tıbâk vardır. Çünkü birincisinin manası onları uyuttuk ikincisinin manası ise onları uyandırdık şeklindedir. (Safvetü’t Tefasir)