قَالَ لَهُمْ مُوسٰى وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللّٰهِ كَذِباً فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍۚ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرٰى
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قَالَ | dedi |
|
2 | لَهُمْ | onlara |
|
3 | مُوسَىٰ | Musa |
|
4 | وَيْلَكُمْ | yazık size |
|
5 | لَا |
|
|
6 | تَفْتَرُوا | uydurmayın |
|
7 | عَلَى | karşı |
|
8 | اللَّهِ | Allah’a |
|
9 | كَذِبًا | yalan |
|
10 | فَيُسْحِتَكُمْ | sonra kökünüzü keser |
|
11 | بِعَذَابٍ | bir azab ile |
|
12 | وَقَدْ | ve doğrusu |
|
13 | خَابَ | perişan olmuştur |
|
14 | مَنِ | kimse |
|
15 | افْتَرَىٰ | iftira eden |
|
قَالَ لَهُمْ مُوسٰى وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللّٰهِ كَذِباً فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍۚ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. لَهُمْ car mecruru قَالَ fiiline müteallıktır.
مُوسٰٓى fail olup elif üzere mukadder damme ile merfûdur.
وَيْلَكُمْ mahzuf fiilin mef’ûlun mutlakı olup fetha ile mansubtur. Takdiri; ألزمكم الله ويلكم (Allah seni veyle mecbur etsin) şeklindedir.
Mekulü’l-kavli لَا تَفْتَرُوا ‘dur. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
لَا nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır. تَفْتَرُوا kelimesi ن ‘un hazfiyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
عَلَى اللّٰهِ car mecruru تَفْتَرُوا fiiline mütealliktir. كَذِباً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
فَ , sebebiyyedir. Muzariyi gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren harftir.
Fâ-i sebebiyyeden önce nefy, talep bulunması gerekir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, önce geçen mukadder masdara matuf olarak mahallen merfûdur. Takdiri; لا يكن منكم افتراء فسحت من الله بعذاب (Aranızda iftira olmasın, yoksa Allah azapla yok eder.) şeklindedir.
اَنْ harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan حَتّٰٓى ’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye (وَ)’den sonra, 6) Sebep fe (فَ)’sinden sonra. Burada harf-i cerden sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يُسْحِتَكُمْ mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. بِعَذَابٍ car mecruru يُسْحِتَكُمْ fiiline müteallıktır.
يُسْحِتَكُمْ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi سحت ’dir.
İf’al babı fiille, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.
وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرٰى
وَ istînâfiyyedir. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder. خَابَ fetha üzere mebni mazi fiildir.
Müşterek ism-i mevsûl مَنِ , fail olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası افْتَرٰى ‘dır. Îrabdan mahalli yoktur.
افْتَرٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
افْتَرٰى fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi فرى ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
قَالَ لَهُمْ مُوسٰى وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللّٰهِ كَذِباً فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍۚ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرٰى
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Allah Teâlâ, Hz. Musa’nın sözlerini bildirmektedir. Mekulü’l-kavl Hz. Musa'ya aittir.
وَيْلَكُمْ mahzuf bir fiilin mef’ûlu olarak mansubdur. Takdiri; ألزمكم الله ويلكم (Allah seni veyle mecbur etsin) şeklindedir. Bu takdire göre cümle, itiraziyye olarak fasılla gelmiş müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Araplar bu fiili gizleyip sadece masdarı zikrederler.
وَيْلَكُمْ itiraziyye cümlesidir. Beddua manasındadır. İtiraz cümleleri ıtnâb babındandır. Çeşitli gayelere binaen araya girmiş saplama bir cümle olan itiraziyye cümlesinin, ana cümlenin anlamına tesiri yoktur. (Sevinç Resul, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”In Kullanımı)
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli olan لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللّٰهِ كَذِباً cümlesi, nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Allah'a iftira etmeyin sözünden sonra كَذِباً zikredilmesi, sözü kuvvetlendirmek için yapılan ıtnâbdır. Çünkü iftira zaten yalandır.
Fâ-i sebebiyyenin gizli أنْ ‘le masdar yaptığı فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍۚ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar teviliyle, sözün öncesinden anlaşılan mukadder masdara matuftur.
عَذَابٍۚ ’deki tenvin, tasavvuru mümkün olmayan neve işarettir.
Ayetin son cümlesi olan وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرٰى haldir. و , hal veya istînâfiyyedir. Hal cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
Cümle قَدْ tahkik harfiyle tekid edilmiş, müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber talebî kelamdır.
خَابَ fiilinin faili konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَنْ ‘nin sılası olan افْتَرٰى cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
تَفْتَرُوا - كَذِباً ve خَابَ - فَيُسْحِتَكُمْ - بِعَذَابٍۚ gruplarındaki kelimeler arasında mürâât-ı nazîr sanatı, تَفْتَرُوا - افْتَرٰى kelimeleri arasında ise iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.