بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُب۪ينٍۜ
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُب۪ينٍۜ
بِلِسَانٍ car mecruru نَزَلَ fiiline mütealliktir. عَرَبِيٍّ kelimesi لِسَانٍ ‘in sıfatı olup kesra ile mecrurdur. مُب۪ينٍ kelimesi لِسَانٍ ‘in ikinci sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
HAKİKİ SIFAT
1. Müfred olan sıfatlar 2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. MÜFRED OLAN SIFATLAR
Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مُب۪ينٍ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi بين ’dir.
İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُب۪ينٍۜ
Fasılla gelen ayet, önceki cümlenin devamıdır. Car mecrur, önceki ayetteki الْمُنْذِر۪ينَ veya 93. ayetteki نَزَلَ ’ye mütealliktir.
لِسَانٍ ve عَرَبِيٍّ kelimelerindeki tenvin nev için olabilir.
Sıfat-ı müşebbehe kalıbında gelerek mübalağa ifade eden مُب۪ينٍۜ kelimesi بِلِسَانٍ için sıfattır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
Cenab-ı Hakk'ın manası açık, Arapça bir dil ile... ifadesinin başındaki ب harf-i ceri, ya kendinden önce geçmiş olan مِنَ الْمُنْذِر۪ينَۙ ifadesine taalluk eder. Buna göre mana ‘Sen manası açık, Arapça bir dil ile uyaranlardan olasın diye…’ şeklinde olur. Ki bunlar Hud, Salih, Şuayb, İsmail ve Muhammed (as) olmak üzere beş kişidirler. Yahut da نَزَلَ ifadesine mütealliktir. Buna göre mana, ‘Onunla uyarasın diye Allah o Kur'an'ı manası açık Arapça bir dil ile indirdi’ şeklinde olur. (Fahreddin er-Râzî)