وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اَنْ اَسْرِ بِعِبَاد۪ٓي اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ ٥٢
وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اَنْ اَسْرِ بِعِبَاد۪ٓي
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. اَوْحَيْنَٓا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. اِلٰى مُوسٰٓى car mecruru اَوْحَيْنَٓا fiiline müteallik olup, gayri munsarif olduğu için elif üzere mukadder fetha ile mecrurdur.
اَنْ tefsiriyyedir. اَسْرِ illet harfinin hazfıyla mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir. بِ mûsâhabe içindir. بِعِبَاد۪ٓي car mecruru اَسْرِ fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar. Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir. Arapçada kullanılmakla birlikte Arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Tefsiriyye; kelamdaki kapalılığı veya karışıklığı ortadan kaldırmak maksadıyla getirilen açıklayıcı kelamla yapılan ıtnâb türüne verilen isimdir. Tefsir, ifadeyi eksik ve fazla olmamak kaydıyla sadece kullanılan önceki ibareyi izah etmeyi amaçlar; ek bir mana getirmez. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur’an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
اَوْحَيْنَٓا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi وحي ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
كُمْ muttasıl zamir اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. مُتَّبَعُونَ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup ref alameti و ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
مُتَّبَعُونَ ; sülâsi mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan iftiâl babının ism-i mef’ûlüdür.
وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اَنْ اَسْرِ بِعِبَاد۪ٓي
وَ , istînâfiyyedir.
İstînâfiye وَ ‘ı (diğer adı ibtidaiyyedir) yalnızca mahalli olmayan cümleleri birbirine bağlar. Ve ardından gelen cümlenin öncekine irab ve hükümde ortak olmadığını gösterir. Bu harfe kendisinden sonra gelen cümlenin öncekine bağlı olduğunun zannedilmemesi için istînâfiye denilmiştir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâğatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekküne ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
اَوْحَيْنَٓا fiillinin azamet zamirine isnad edilmesi, işin Allah'ın bizzat celâliyle, kudretiyle, kemâliyle ilgili olduğunu belirterek tazim ifade eder. Azamet zamiri, ululuğu izhar etmedir.
Tefsiriyye olan اَنْ ’i takip eden اَسْرِ بِعِبَاد۪ٓي cümlesi, fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnad olan cümlenin fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir.
Veciz ifade kastına matuf بِرَبِّهِمْ izafetinde عِبَاد۪ٓ ’nin Allah’a ait zamire muzâf olması kulların şanı içindir.
اَوْحَيْنَٓا ve بِعِبَاد۪ٓي kelimeleri arasında azamet zamirinden müfred mütekellim zamire geçişte iltifat sanatı vardır.
Bu, Musa'nın firavuna davetinden bahseden başka bir kıssadır. Bu yüzden و harfi kıssanın kıssaya atfı içindir. (Âşûr, Et-Tahrîr Ve’t-Tenvîr)
اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. Ta’lil cümleleri kastedilen mananın sebebini beyan etmek maksadıyla ziyade sözlerle yapılan ıtnâb sanatıdır.
اِنَّ ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden, اِنَّ ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir.
İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ [Çünkü mutlaka takip edileceksiniz.] cümlesi, onları gece yola çıkarmanın illetidir. (Ebüssuûd, İrşâdü’l-Akli’s-Selîm)