قَالُوا بَلْ اَنْتُمْ۠ لَا مَرْحَباً بِكُمْۜ اَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَاۚ فَبِئْسَ الْقَرَارُ
Dünya hayatının inkârcı ve saptırıcı önderleriyle onların peşinden giden kitleler arasında âhiretteki yargılama sırasında böyle çekişmeler ve suçlamaların olacağı Kur’an’da başka vesilelerle de anlatılmaktadır. Maksat her iki tarafı da şimdiden uyararak sonuç vermeyecek olan âhiretteki bu çekişmelerden onları korumaktır (ayrıca bk. Ahzâb 33/66-68; Sâffât 37/27-34).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 588
قَالُوا بَلْ اَنْتُمْ۠ لَا مَرْحَباً بِكُمْۜ
Fiil cümlesidir. قَالُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. Mekulü’l-kavli mahzuftur. Takdiri, لا تشتمونا بل أنتم (Bizi kınamayın, aksine siz…) şeklindedir.
بَلْ , idrâb ve atıf harfidir. Önce söylenen bir şeyden vazgeçmeyi belirtir. Buna idrâb denir. "Öyle değil, böyle, fakat, bilakis, belki" anlamlarını ifade eder.
Kendisinden sonra gelen cümle ile iki anlam ifade eder:
1. Kendisinden önceki cümlenin ifade ettiği anlamın doğru olmadığını, doğrusunun sonraki olduğunu ifade etmeye yarar. Bu durumda edata karşılık olarak “oysa, oysaki, halbuki, bilakis, aksine” manaları verilir.
2. Bir maksattan başka bir maksada veya bir konudan diğer bir konuya geçiş için kullanılır. Burada yukarıda olduğu gibi, bir iddiayı çürütmek ve doğrusunu belirtmek için değil de bir konudan başka bir konuya geçiş içindir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Munfasıl zamir اَنْتُمْ۠ mübteda olarak mahallen merfûdur. لَا مَرْحَباً بِكُمْ mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
لَا مَرْحَباً بِكُمْۜ mukadder sözün mekulü’l-kavli olarak mahallen mansubdur. Takdiri, أنتم أحقّ بالقول: لا مرحبا بكم (‘’Size selam yoktur’’ sözü sizin için daha doğrudur.) şeklindedir.
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. مَرْحَباً mahzuf fiilin mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubdur. Takdiri, أتيتم (Geldiniz.) şeklindedir.
بِكُمْ car mecruru مَرْحَباً ‘nin mahzuf sıfatına mütealliktir.
اَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَاۚ
İsim cümlesidir. Munfasıl zamir اَنْتُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. قَدَّمْتُمُوهُ لَنَا mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
قَدَّمْتُمُوهُ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تُمُ fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
Cemi müzekker muhatap mazi fiillere mansub muttasıl zamirler doğrudan doğruya gelmez. Bu fiillerle söz edilen zamir arasına bir و harfi getirilir. قَدَّمْتُمُوهُ fiilinde olduğu gibi. Buna işbâ vavı - işbâ edatı denilir.
لَنَا car mecruru قَدَّمْتُمُوهُ fiiline mütealliktir.
فَبِئْسَ الْقَرَارُ
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri, إن كان هذا حالها فبئس الْقَرَارُ هي (Eğer onların hali buysa karar ne kötüdür) şeklindedir.
بِئْسَ camid fiil olup ,zem ve yargı anlamındadır. الْقَرَارُ fail olup lafzen merfûdur. Mahsusu mahzuftur. Takdiri, هي (O) şeklindedir.قَالُوا بَلْ اَنْتُمْ۠ لَا مَرْحَباً بِكُمْۜ
Müstenefe olarak fasılla gelen ayet, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Ayette îcâz-ı hazif vardır. قَالُوا fiilinin mef’ûlü olan mekulü’l-kavl cümlesi mahzuftur. Takdiri: … لا تشتمونا (Bize lanet etmeyin) şeklindedir.
بَلْ اَنْتُمْ۠ لَا مَرْحَباً بِكُمْۜ cümlesi, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Takdiri أنتم أحقّ بالقول (Siz bu sözü hak ettiniz..) olan mukadder sözün mekulü’l-kavlidir. بَلْ , idrâb harfidir.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. مَرْحَباً , takdiri أتيتم (Geldiniz.) olan mahzuf bir fiilin mef’ûlüdür. Bu takdire göre cümle, menfî mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
مَرْحَباً ‘ın tenkiri kıllet ve umum ifade eder. Yani size hiçbir şekilde selam yoktur.
بَلْ harfi, cümleleri atfetmekte kullanılmaz. Bu sebeple bundan sonra gelen cümle, istînâfiyyedir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)
اَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَاۚ
اَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَاۚ cümlesi ta’liliyye olarak fasılla gelmiştir. Ta’lil cümleleri ıtnâb babındandır. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i itisâldir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. اَنْتُمْ mübteda, قَدَّمْتُمُوهُ لَنَاۚ cümlesi haberdir.
Müsnedin mazi fiil sıygasında gelmesi hükmü takviye, hudûs, sebat ve istikrar ifade etmiştir.
لَنَاۚ car mecruru, قَدَّمْتُمُوهُ fiiline mütealliktir.
Zamirin, fiil olan müsnede takdim edilmesi hasr ifade eder. (Âşûr)
اَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَا ‘deki zamir, azaba ya da cehenneme atılmalarına aittir. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl ve Hakâîku’t Te’vîl)
فَبِئْسَ الْقَرَارُ
Bu cümlede فَ , istînâfiyedir. Cümle gayrı talebî inşâî isnaddır. Zem anlamı taşıyan camid fiil بِئْس ’nin mahsusu mahzuftur. Bu hazif îcâz-ı hazif sanatıdır. Takdiri النَّارِ (Nâr, yani Cehennem) ’dir.
Zem fiili mahsusuyla birlikte tekid ifade eder.