Duhân Sûresi 40. Ayet

اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ م۪يقَاتُهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ  ...

Şüphesiz, hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı zamandır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّ şüphesiz
2 يَوْمَ günü ي و م
3 الْفَصْلِ hüküm ف ص ل
4 مِيقَاتُهُمْ varacağı gündür و ق ت
5 أَجْمَعِينَ hepsinin ج م ع
 

Dünyanın fâni, insanların ölümlü oldukları açıklanınca yeniden dirilişi takip edecek zaman içinde nelerin olacağı, insanların dünyada yapıp ettiklerine göre ebedî hayatta nelerle karşılaşacakları, kötüleri bekleyen cehennemin nasıl bir yer olduğu, oraya girenlerin çekecekleri ceza; iyiler için hazırlanmış olan cennetin tasviri, buraya girme bahtiyarlığına erecek olanların nâil olacakları çeşitli nimetler, insanların dünyadaki idrakleri, hayalleri, arzuları ve korkularından yola çıkılarak, bu kavramlarla anlatılmaktadır.

“Yargı günü”nden maksat kıyameti takip edecek olan sorgulama ve yargılamanın yapılacağı zamandır. Bu muhâkeme sonunda iyiler ve kötüler, suçlular ve mâsumlar, zalimler ve mazlumlar, cennetlikler ve cehennemlikler birbirinden ayrılacak, herkes dünyada yaptıklarının karşılığını elde edecektir.

43. âyetteki “zakkum ağacı” cehennemde bulunan ve azap için kulla­nılan bir ağaçtır (bk. Sâffât 37/62).

49. âyette geçen “Sen güçlü ve değerlisin” sözü, dünyada güçlerine güvenen, kendilerini değerli ve önemli bilen, böyle kabul ettiren, bu sayede kendilerine kimsenin dokunamayacağını zanneden kimselerin âhiretteki âcizlik ve çaresizliklerini, alaycı bir üslûpla dile getirmektedir.

56. âyette “İlk ölümlerinden başka bir ölüm tatmayacaklar” buyuruluyor. Mü’min (Gāfir) sûresinde (40/11) ise iki kere öldürme ve iki kere diriltme olacağı ifade edilmişti. “İlk ölümleri” ifadesinden, her ikisi de gelip geçtiği ve “önceki” niteliğini aldığı için “dünyada ve berzahta vuku bulan iki ölüm” kastedilmiş olabilir. Bu ihtimali de geçerli görmekle beraber bize daha güçlü gelen ihtimal, dünya hayatının sonundaki ölümün kastedilmiş olmasıdır. Çünkü burada dünya ile âhiret, geçici ile ebedî, sonunda ölüm bulunan hayat ile bulunmayan hayat karşılaştırılmaktadır. Hangi ihtimal geçerli olursa olsun insanların defalarca ölüp dirileceklerini değil, dünya hayatı sonunda bir kere öleceklerini ifade eden âyet, reenkarnasyon inancını da reddetmiş olmaktadır (bk. Bakara 2/28).

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 799-800
 

اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ م۪يقَاتُهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  يَوْمَ  zaman zarfı  اِنَّ ‘nin ismi olup lafzen mansubdur. الْفَصْلِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

م۪يقَاتُهُمْ  izafeti  اِنَّ ‘nin haberi olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اَجْمَع۪ينَ  kelimesi  م۪يقَاتُهُمْ ‘deki zamirin tekidi olup mahallen mecrurdur. Manevi tekiddir.

Tekid: Tabi olduğu kelimenin veya cümlenin manasını kuvvetlendiren, pekiştiren, manasındaki kapalılığı gideren ve aynı îrabı alan sözdür. Tekide “tevkid” de denilir. Tekid eden kelimeye veya cümleye “tekid (müekkid- ٌمُؤَكِّد)”, tekid edilen kelime veya cümleye de “müekked (مَؤَكَّدٌ)” denir. Tekid, çoğunlukla muhatabın zihninde iyice yerleşmesi veya onun tereddütünü gidermek için yapılan vurguya denir. Tekid, lafzî ve manevi olmak üzere ikiye ayrılır.

Lafzi tekid: Harfin, fiilin, ismin hatta cümlenin tekrarı ile olur. Zamirler zamir ile tekid edilebilirler. Bu durumda sayı ve cinsiyet yönünden tekid müekkede uyar.

Manevi tekid: Manevi tekid marifeyi tekid eder, belirli kelimelerle yapılır. Bu kelimeler: كُلُّ , اَجْمَعُونَ , اَجْمَعِينَ dir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ م۪يقَاتُهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ

 

Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. 

اِنَّ  ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. 

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve subût ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ ve isim cümlesi dolayısıyla muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı Kadr/1.)

İsim cümleleri zamandan bağımsız sübut ifade ederler. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Manevi tekid olan  اَجْمَع۪ينَ  kelimesi  م۪يقَاتُهُمْ ‘daki zamiri tekid etmiştir.

Cümlede müsnedün ileyhin izafetle marife olması tazim ifade eder. 

Müsned manayı zenginleştirmek amacıyla izafetle gelmiştir.

يَوْمَ الْفَصْلِ  kıyamet gününün isimlerindendir. يَوْمَ الْفَصْلِ ; (Ayırt etme günü) herkes için tayin edilmiş olan vakittir. (Kurtubî - Âşûr) 

Kıyamet günü Kur’an-ı Kerîm’de surenin siyakına uygun olarak çeşitli şekillerde isimlendirilmiştir. فَصْلِ  kelimesi ‘hüküm’ manasındadır. Bu mananın makama uygunluğu lafız mana uyumu babında teşâbüh-i etrâf sanatıdır.

Burada fasıl gününün zikredilmesinin siyak ile olan münasebeti; kelamın bu fasıl gününü inkâr eden, karşı çıkan, direnen ve yüz çeviren bir gruptan bahsediyor olmasıdır.  (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 5, s.145)

Bu mana bu makama uygun olduğu gibi, surenin başında geçen, [(O, bir gecedir ki) her hikmetli iş, onda tefrik edilir] (Duhân/4) ayetindeki fasıl ve buluşma vakti manalarına da uygundur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 5, s.139)