Mülk Sûresi 24. Ayet

قُلْ هُوَ الَّذ۪ي ذَرَاَكُمْ فِي الْاَرْضِ وَاِلَيْهِ تُحْشَرُونَ  ...

De ki: “O, sizi yeryüzünde yaratıp çoğaltandır. Ancak O’nun huzurunda toplanacaksınız.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قُلْ de ki ق و ل
2 هُوَ O’dur
3 الَّذِي
4 ذَرَأَكُمْ sizi üreten ذ ر ا
5 فِي
6 الْأَرْضِ yerde ا ر ض
7 وَإِلَيْهِ ve O’na
8 تُحْشَرُونَ huzuruna toplanacaksınız ح ش ر
 

Doğduğunda hiçbir bilgiye sahip olmayan insana bilgi vası­talarından kulaklar, gözler ve kalpler (akıllar) verildiğinin hatırlatılması, insanın en değerli ve ayırıcı niteliğinin gözlem ve düşünme kapasitesi olduğuna ve bu nimetleri verene şükretmek gerektiğine işaret eder. Bu nimetler aynı zamanda Allah’ın eşsiz sanatını ve sonsuz kudretini göstermesi bakımından da önemlidir. Muhatabın sağduyusuna hitap edilerek onun yanlış inanç ve tutumlardan kurtulması, Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmesi istenmektedir. Allah Teâlâ’nın sonsuz kudretini gösteren delillerden biri de insanoğlunun yeryüzünde yaratılması, türetilmesi ve çoğaltılmasıdır. Onları bu şekilde türetip yer­yü­züne yayma gücüne sahip olan Allah, öldükten sonra dirilterek huzurunda toplamaya da kadirdir. Nitekim 24. âyetin son cümlesinde, “Sadece O’nun huzurunda gelip toplanacaksınız” ifadesiyle buna işaret edilmiştir (bu âyetlerin tefsiri için ayrıca bk. Nahil 16/78; Mü’minûn 23/78-79).

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 423
 

قُلْ هُوَ الَّذ۪ي ذَرَاَكُمْ فِي الْاَرْضِ وَاِلَيْهِ تُحْشَرُونَ


Fiil cümlesidir. قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir.

Mekulü’l kavli  هُوَ الَّذ۪ي ذَرَاَكُمْ ‘dir.  قُلْ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. Munfasıl zamir هُوَ  mübteda olarak mahallen merfûdur. Müfred müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ي  mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası  ذَرَاَكُمْ ‘ dir. Îrabdan mahalli yoktur. 

ذَرَاَكُمْ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir  كُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

فِي الْاَرْضِ  car mecruru  ذَرَاَكُمْ  fiiline mütealliktir.  اِلَيْهِ  car mecruru atıf harfi وَ ‘la sıla cümlesine matuf olup  تُحْشَرُونَ  fiiline mütealliktir. 

تُحْشَرُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı naib-i fail olarak mahallen merfûdur.

 

قُلْ هُوَ الَّذ۪ي ذَرَاَكُمْ فِي الْاَرْضِ وَاِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşaî isnaddır.

قُلْ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  هُوَ الَّذ۪ي ذَرَاَكُمْ فِي الْاَرْضِ  cümlesi, mübteda ve haberden oluşmuş faide-i haber inkârî kelamdır. Cümle kasrla tekid edilmiştir. هُوَ  maksûr/mevsûf, الَّـذ۪ٓي  sıfat/maksûrun aleyh, yani kasr-ı mevsûf, ale’s-sıfattır.

Ayrıca müsnedin ism-i mevsûlle gelmesi, bahsin önemini vurgulamak ve gelen habere dikkat çekmek içindir. Has ism-i mevsûlün sılası olan  ذَرَاَكُمْ فِي الْاَرْضِ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Bu ayet-i kerîmede haberin ism-i mevsûlle marife gelmesi kasr-ı hakiki içindir. İlaveten ism-i mevsûlun tercih edilmesi; ism-i mevsûlden sonra gelecek sıla cümlesini merakla beklemeye sevk eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

فِي الْاَرْضِ  ibaresindeki  ف۪ي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır. ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla  الْاَرْضِ , içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada  ف۪ي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü dünya, hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Mübalağa için bu üslup kullanılmıştır.

وَاِلَيْهِ تُحْشَرُونَ  cümlesi atıf harfi  وَ ‘la sıla cümlesine atfedilmiştir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Bütün mamullerin cümledeki yeri, aslında amilinden sonra gelmesidir. Car mecrur  اِلَيْهِ , ihtimam ve fasılaya riayet için amili olan  تُحْشَرُونَ ‘ye takdim edilmiştir.

وَاِلَيْهِ تُحْشَرُونَ  ifadesinde mecâz-ı mürsel sanatı vardır. Lâzım zikredilmiş, melzûm kastedilmiştir. Asıl maksadın ba’s ve haşr ile uyarmak olduğu cümlede, idmâc sanatı vardır.

تُحْشَرُونَ  fiilli meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.

Meçhul bina, naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

Kuran-ı Kerim’de tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir.

تُحْشَرُونَ  fiilinde de bir tehdit ve uyarı olduğu düşünülebilir. Fiil, ‘O'na haşrolunmakla kalmaz, gereken karşılığı görürsünüz’ manası da taşımaktadır. Lâzım zikredilmiş, melzûm kastedilmiştir. Mecaz-ı mürsel mürekkebdir. 

اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ [O'na haşrolunacaksınız] sözü, lafzen sarih olarak Allah'a dönüşe delalet eder, bunun yanında söylenmemiş bu sarih delalet başka bir delaleti de kapsar, bu da hesap, sevap ve cezadır. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri 4, Zuhruf Suresi 85, s. 370)

Ayette car ve mecrurdan oluşan  اِلَيْهِ  ifadesinin, تُحْشَرُونَ  fiiline takdimi, vurgu ve fasılaya riayet içindir.Tahsis için değildir. Çünkü müşrikler sadece haşri inkâr etmekle kalmıyor, Allah’tan başka şeylere dua bile ediyorlardı. (Âşûr)