Mutaffifin Sûresi 18. Ayet

كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْاَبْرَارِ لَف۪ي عِلِّيّ۪ينَۜ  ...

Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı “İlliyyûn”dadır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 كَلَّا hayır
2 إِنَّ şüphesiz
3 كِتَابَ yazısı ك ت ب
4 الْأَبْرَارِ iyilerin ب ر ر
5 لَفِي elbette
6 عِلِّيِّينَ İlliyyindedir ع ل و
 

Allah’a yakın olan kulların görüp duracakları bildirilen (21. âyet) illiyyîn hakkında tefsirlerde “dördüncü veya yedinci kat sema, sonsuz bir yükseklik, en yüksek mekân, iyilerin amellerinin kayda geçirildiği defter, sidretü’l-müntehâ (bk. Necm 53/14), cennet, mele-i a‘lâdaki melekler” gibi farklı açıklamalar yapılmıştır (Taberî, XXX, 64-65; Râzî, XXXI, 96-97; Şevkânî, V, 466). Tariflerden illiyyîn ile siccînin aynı şeyler olduğu, ancak izâfe edildikleri kimseler ve içerikleri açısından aralarında bir nitelik farkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Râzî bu farkı özetle şöyle izah etmiştir: Yüce Allah, kullarına bazı şeyleri gelenek ve kültürlerinde alışageldikleri üslûpla anlatmıştır. Bilindiği gibi cennet yükseklik, rahatlık, genişlik gibi niteliklerle tanıtılır; orada seçkin meleklerin bulunduğu belirtilir. Siccîn ise şeytanların dolaştığı, aşağı, karanlık ve dar bir mekân olarak nitelendirilir. Bir yerin yüksekliği, genişliği, aydınlığı ve içinde seçkin meleklerin bulunuşu o yerin mükemmelliğini ve üstün değerini, bunların tersi ise oranın kusurlu ve bayağı bir yer olduğunu gösterir. İnkârcıların bilinen nitelikleri ve eylemlerinin kayda geçirildiği belgeler aşağılanmak ve kötülenmek istendiği için, onların kitaplarının yani amel defterlerinin aşağıda, şeytanların bulunduğu karanlık ve dar yerde olduğu; iyilerin kitapları yüceltilip şereflendirilmek istendiği için onların da seçkin meleklerin bulunduğu yücelerde olduğu belirtilmiştir (XXXI, 92-93; illiyyîn hakkında bilgi için bk. İlyas Üzüm, “İlliyyîn”, DİA, XXII,123). 

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 578-579
 

كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْاَبْرَارِ لَف۪ي عِلِّيّ۪ينَۜ


كَلَّا , ret ve caydırma harfidir. Cevabın olumsuzluğunu bildiren bir harf olup kendinden sonrakinin îrabı tesir etmez. Men etmeyi, nehyetmeyi açma, başlangıç yapma ve gerçeklik ifade eder. Sîbeveyhi ve Halil b. Ahmed ve bir çok nahivciler  ile Basra Dil mektebinin çoğunluğu bu edatın  ك  ile olumsuzluk  لَا ’sının birleşmesiyle meydana geldiğini ve şeddenin nefy manasını kuvvetlendirmek için kullanıldığını söylerler. Birçok nahivci ise edatın birleşmeden tek bir kelime olduğunu kabul ederler. (Halil İbrahim Tanç, Kur’an’da كَلَّا  Edatı ) 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  كِتَابَ  kelimesi  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. Aynı zamanda muzâftır. الْاَبْرَارِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır. ف۪ي عِلِّيّ۪ينَ  car mecruru  اِنَّ ’nin mahzuf haberine mütealliktir. عِلِّيّ۪ينَ  sıfat-ı müşebbehe kalıbındandır. 

Sıfat-ı müşebbehe; “Benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenileşen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْاَبْرَارِ لَف۪ي عِلِّيّ۪ينَۜ


İstînafiyye olarak fasılla gelen ayette manevi tekid harfi  كَلَّٓا , caydırma ve azarlama ifade eder.

كَلَّٓا ; ret harfidir. Sadece Mekkî surelerde geçer. Bu surede 4 kere geçmiştir. Bu; sonuncusudur.

‘Hayır, kesinlikle hayır, asla, mümkün değil’ manalarini taşıyan  كَلَّا  sözcüğü, söyleyen kişiyi azarlamak, sözlerini ret ve iptal etmektir. Bu, olumlu cevap vermek anlamına gelen evet sözcüğünün zıttıdır. (Müfredat)

كَلَّٓا ; engellemek, azarlamak ve alıkoymak manasında gelmiştir. (Sâbuni)

اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.  كِتَابَ الْاَبْرَارِ  izafeti  اِنَّ ‘nin ismidir. Car mecrur  ف۪ي عِلِّيّ۪ينَ mahzuf habere mütealliktir. 

Müsnedün ileyhin izafetle marife olması, veciz ifadenin yanında tazim ve teşrif içindir.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنّ , isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

كِتَابَ  kelimesiyle amellerin yazıldığı bir kitap kastedildiği gibi amellerinin sayılmasından kinaye de olabilir. 

عِلِّيّ۪ينَ  kelimesinin nekre olarak gelmesi tazim ifade eder. 

عِلِّيّ۪ينَ , hayırların yazıldığı kitabın adı olup meleklerin ve iyi insanların ve cinlerin amelleri bu kitapta yazılıdır.  عِلِّيّ۪ينَ (yücelerin) adının verilmesi, cennette en yüksek derecelere yükselmenin sebebi olduğu içindir, yahut ikram ve tazim için, gök katlarının en yükseği olan yedinci katta, Kerrûbiyyûn meleklerin de kaldığı yerde bulunduğu içindir. (Ebüssuûd-Rûhu-l Beyân) 

لَف۪ي عِلِّيّ۪ينَۜ  ibaresindeki  ف۪ي  harfinde istiare vardır. Bilindiği gibi  فِی  harfi zarfiye manası içerir. Ayette  عِلِّيّ۪ينَۜ , içi olan bir şeye benzetilerek istiare yapılmıştır. Câmi’, her ikisindeki mutlak irtibattır. 

عِلِّيّ۪ينَ , meleklerle beraber cin ve insanlardan iyi kulların işlediği her amelin yazılıp dercedildiği, büyük hayır defterinin özel ismidir. (Keşşâf)

Kötülerin halini anlatan  كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَف۪ي سِجّ۪ينٍۜ [Hayır,kötülerin kitabı..] ayeti ile iyi kulların halini anlatan كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْاَبْرَارِ لَف۪ي عِلِّيّ۪ينَۜ [Hayır, iyilerin kitabı illiyyindedir.] ayeti arasında mukabele vardır. (Safvetü’t Tefâsir)

Son dört ayette geçen  كَلَّٓا  kelimesinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr vardır.