Müddessir Sûresi 11. Ayet

ذَرْن۪ي وَمَنْ خَلَقْتُ وَح۪يداًۙ  ...

Beni, yarattığım kişiyle baş başa bırak.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 ذَرْنِي beni yalnız bırak و ذ ر
2 وَمَنْ ve adamı
3 خَلَقْتُ yarattığım خ ل ق
4 وَحِيدًا tek olarak و ح د
 

Müfessirler bu âyetlerin Mekkeli müşrik Velîd b. Mug^re hakkında indiğini rivayet etmişlerdir (Taberî, XXIX, 96; Şevkânî, V, 376). Velîd, Kureyş’in ileri gelenlerinden olup çok sayıda oğulları vardı ve oldukça zengindi; buna rağmen Allah’ın kendisine lutfettiği nimetlere şükredecek yerde hem Allah’a hem de peygambere karşı nankörlük etmiş, İslâm’ı boğmak isteyenlere öncülük edenlerden olmuştu.

Allah Teâlâ’nın “Yarattığım şahsı tek başına bana bırak” meâlindeki buyruğu iki türlü yorumlanmıştır: a) Anasının karnında âciz ve tek başına bir durumda yarattığım o şahsı bana bırak, senin onunla uğraşmana gerek yok, ben onun cezasını veririm. b) Onu tek başına benimle baş başa bırak; ben onun hakkından gelir ve gereken cezayı veririm (bk. Şevkânî, V, 376). Âyet, Velîd b. Mug^re hakkında inmiş olsa da amacı genel olup şu mesajı vermektedir: Nimete karşı şükretmek, nimet sahibine minnettar olmak en yalın ahlâkî ödevlerden biri, akıl ve adalet gereğidir. Sıradan birinin alelâde yardım ve iyiliğine bile minnettar olup teşekkür ederken varlığımızı, hayatımızı, sahip olduğumuz, yararlandığımız her türlü maddî ve mânevî nimet ve imkânları lutfeden Allah’a minnettar olmamak, şükretmemek, ibadet ve itaat etmemek büyük bir nankörlüktür; özellikle Allah’ın varlığını ve birliğini tanımamaktan da öte giderek inkâr, şirk ve zulüm hareketlerine öncülük etmek bütün nankörlüklerin ve haksızlıkların en ağırı, en vahimidir.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 495-496
 

ذَرْن۪ي وَمَنْ خَلَقْتُ وَح۪يداًۙ


Fiil cümlesidir. ذَرْن۪ي  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir. Sonundaki  نِ  vikayedir. Mütekellim zamiri  ي  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

مَنْ  müşterek ism-i mevsûlu atıf harfi وَ ‘la mütekellim  ى ‘ya matuftur. İsm-i mevsûlun sılas  خَلَقْتُ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.

خَلَقْتُ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تُ  fail olarak mahallen merfûdur. وَح۪يداًۙ hal olup mahzuf ikinci mef’ûlün bihe mütealliktir. Takdiri, من خلقته منفردا (Tek olarak yarattığım kimseyi) şeklindedir.  وَح۪يداًۙ  sıfat-ı müşebbehe kalıbındandır.

Sıfat-ı müşebbehe; “Benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenileşen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

ذَرْن۪ي وَمَنْ خَلَقْتُ وَح۪يداًۙ


İstînâfiye olarak fasılla gelen ayet emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

مَنْ  müşterek ism-i mevsûl,  ذَرْن۪ي  fiilinin mef’ûlüne matuftur. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  خَلَقْتُ  cümlesi, mevsûlün sılasıdır. وَح۪يداًۙ  sılanın mahzuf aid zamirinden haldir. 

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)

Fiil, Allah Teâlâ’ya ait zamire isnadla tazim edilmiştir. 

Cümle emir üslubunda gelmiş olmasına rağmen, gerçek manada emir kastı taşımamaktadır. Aksine tehdit ve vaîd anlamı taşımaktadır. Vaz edildiği anlamın dışında mana kazanan terkip, mecaz-ı mürsel mürekkebdir.

ذَرْن۪ي [ Bana bırak] Velid bin Muğire hakkında inmiştir, وَح۪يداًۙ  kelimesi  ي  zamirinden haldir. Yani [beni onunla yalnız bırak]; ben onun hakkından gelirim, demektir ya da  تُ 'den hâldir. Yani tek yarattığımı, onu yaratmada ortağımın olmadığı kimseyi demektir ya da mahzûf aitten hâl’dir yani onu tek yarattım; ne malı vardı ne de çocuğu demektir. Yahut  وَح۪يداًۙ , zemm ile mansubtur; çünkü lakabı böyle idi (tek, eşsiz); Allah ona alay yollu bu ismi vermiştir!  (Beyzâvî) 

وَح۪يدًا  kelimesi, hem yaratanın hem de yaratılanın durumunu gösterebilir. Yani “benimle bırak, hiçbir ortağım olmadığı halde tek başıma yarattığım o kimseyi” yahut “kendisini tek başına, hiç kimsesi olmadığı halde yapayalnız yarattığım o kimseyi” demek de olabilir. (Elmalılı Hamdi Yazır)

Bir görüşe göre bu ayetler, Velid b. Muğire el-Mahzûmî hakkında nazil olmuştur. Zira kavmi içinde onun lakabı Vehîd idi. Buna göre bu ifade, onun için ve lakabı için tahkir olup onun malsiz, çocuksuz olduğu, yahut serde eşsiz olduğu belirtilerek onun övgü vesilesi, zem cihetine çevrilmektedir. (Ebüssuûd)