Şuarâ Sûresi 162. Ayet

اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ  ...

“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنِّي şüphesiz ben
2 لَكُمْ sizin için
3 رَسُولٌ bir elçiyim ر س ل
4 أَمِينٌ güvenilir ا م ن
 
Lût aleyhisselâm, Hz. İbrâhim’in kardeşi Haran’ın oğludur. İbrâhim aleyhisselâm ile birlikte Irak’tan ayrılıp Filistin’e gitmiş, daha sonra da Ölüdeniz (Lût gölü) kıyısında yaşayan inkârcılık ve sapık ilişkiler (homoseksüellik) içinde bulunan Sodom ve Gomore halkını ıslah etmekle görevlendirilmiş bir peygamberdir (bk. A‘râf 7/80).
 

اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  ي  mütekellim zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.

لَكُمْ  car mecruru  رَسُولٌ ‘e mütealliktir.  رَسُولٌ  kelimesi  اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur. 

اَم۪ينٌ  kelimesi  رَسُولٌ ‘un kelimesi sıfatı olup lafzen merfûdur.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat iki kısma ayrılır:

1. Hakiki sıfat

2. Sebebi sıfat

HAKİKİ SIFAT 

1. Müfred olan sıfatlar

2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. MÜFRED OLAN SIFATLAR

Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ

 

Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb sanatı babındandır. 

اِنَّ  ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden,  اِنَّ  ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren bu ve benzeri cümleler muhkem/sağlam cümlelerdir.

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Hz. Lût, sözlerini  اِنَّ  ile tekid ederek, kardeşlerini ikna etmek istemiştir. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur  لَكُمْ , ihtimam için amili olan  رَسُولٌ ’a takdim edilmiştir.  رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ  ibaresi  اِنّ۪ ’nin haberidir.

Sıfat-ı müşebbehe kalıbında gelerek mübalağa ifade eden  اَم۪ينٌ  kelimesi  رَسُولٌ  için sıfattır. 

Resuller zaten emin, güvenilir oldukları halde emîn sıfatıyla tavsif edilmesi, onların bu özelliğine dikkat çekip vurgulamak için yapılmış ıtnâb sanatıdır.