وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ
İnsanı ve cinleri kimin yarattığı ve bu varlıkların mahiyeti üzerinde düşünülürse, Allah’ı inkâr etme veya O’ndan başka varlıklara da tanrılık yakıştırmanın yahut O’nun nimetlerini görmezden gelmenin ne büyük nankörlük olacağı kolayca anlaşılır. İşte 14 ve 15. âyetlerde insanların ve cinlerin ilk yaratılışlarındaki ana unsurlara dair bilgi verilerek, bir taraftan onların mahiyetlerini böylesine bilen ve bildiren Cenâb-ı Allah’ın yegâne yaratıcı olduğuna diğer taraftan da bunların tek başına bir değer ifade etmeyip yüce yaratıcının onlara yüklediği görev sayesinde değer kazanmış olduklarına dikkat çekilmektedir. İnsanın yaratılışı hakkında Kur’an’ın değişik yerlerinde bilgiler verilmiş olup bunların özü şudur: Çamura şekil verilmiş, ateşte pişmiş toprak kaplar gibi tınlayacak kadar kurutulmuş bir çamura yani hayatiyetten çok uzak bir nesneye can verilmiş, bu canlı akıl nimetiyle ve onu iyi kullanmayı sağlayacak yeti ve yeteneklerle donatılmış, bu donanımlara paralel bir sorumluluğa muhatap kılınmıştır. 15. âyetin “yalın ateşten” diye çevrilen kısmında geçen mâric kelimesi sözlükte “çalkalanan, yerinde durmayan” ve “karışan, karıştırıcı” anlamlarına gelmektedir. Birinci mânaya göre bu kısım “dumansız saf alev”, ikinci mânaya göre ise “karışan, nüfuz eden dumanlı ateş” şeklinde açıklanmıştır (insan ve cinlerin yaratılması hakkında bilgi ve değerlendirme için bk. Hicr 15/26-29; Elmalılı, VII, 4669-4670).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 202-203وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ
Ayet, atıf harfi وَ ‘ la önceki ayetteki خَلَقَ ‘ya matuftur. Fiil cümlesidir.
خَلَقَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. الْجَٓانَّ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
مِنْ مَارِجٍ car mecruru خَلَقَ fiiline matuftur. مِنْ نَارٍ car mecruru مَارِجٍ ‘in mahzuf sıfatına mütealliktir.
الْجَٓانَّ kelimesi, sülasi mücerredi جنن olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata), hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ
Ayet atıf harfi وَ ‘la önceki ayete atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, s. 107)
مِنْ مَارِجٍ car mecruru خَلَقَ fiiline mütealliktir. مِنْ نَارٍ car mecruru مَارِجٍ ’in mahzuf sıfatına mütealliktir. Sıfatın hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
مَارِجٍ ve نَارٍ kelimelerindeki nekrelik, nev ve tazim içindir. Bu kelimeler arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
خَلَقَ fiilinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
جَٓانَّ , cinlerin atasıdır; İblis olduğu da söylenmiştir. مَارِجٍ ise dumanı olmayan saf alev (yalaz) demektir. Ateşin karasıyla karışık olanıdır, da denilmiştir. Bir şey yalpaladığı ve başka bir şeyle karışık hale geldiğinde مَرَجَ الشيء denir. “Peki, tekrar مِنْ نَارٍۚ (ateşten) demenin anlamı nedir?” dersen şöyle derim: مَارِجٍ ’in beyanıdır; bir bakıma “ateşten; saf yalazdan” denmiş olmaktadır. Ya da ateşle karışık halde, demektir ya da özel bir ateşten demek istemiştir. (Keşşâf)